TR | EN
Diriliş

 

Parvin Ghorbanzadeh Dizaji

Türk kökenli İran uyruklu Sanatçı, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünde 2013 yılında Yüksek Lisansını ve 2017 yılında doktora öğrenimini tamamlamıştır. Sanatçının şu ana kadar 10 kişisel resim sergisi ve 40 tan fazla karma sergileri; resim, Desen, Baskı Resim alanında, Türkiye, İran, İngiltere, Almanya, Amerika, Kosova, Kıbrıs ve Makedonya’da bulunmakta ve bu alanlarda yurt içi ve yurt dışı yarışma ve festivallerde ödülleri de bulunmaktadır. Land Art çalışmalarıyla dikkat çeken sanatçı bu alanda eserler yaratarak atölye çalışmalarında da bulunmuştur. Sanatçı Türkiye, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İran ve Makedonya gibi ülkelerde davetli sanatçı olarak bir dizi sanat çalıştaylarında yer almıştır. Çocuk kitabı üzerine de çalışmaları bulunan sanatçının;  İran ve Türkiye’de yaklaşık 10 dan fazla çocuk kitabı yayınlamıştr.

 

“DİRİLİŞ / RESURRECTION”

 Online Resim Sergisi

 

Manifesto

Adaletsizlik, acı, hastalık, ölüm vb. Negatif eylemlerin de içinde bulunduğu dünyamızda, güzellik kavramıyla insanları gerçeği görmekten alıkoymak fikri her zaman doğru bir sanatsal yaklaşım olarak tartışılır. Özellikle günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte süslü maskeleri altında normal hayatın ilkelerinden yoksun mutsuz insanlarla karşı karşıyayız. Bu sergi, insanların sahte maskelerini çıkararak; Onların gizemli mutlu ya da mutsuz dünyalarını ortaya çıkarmayı amaçlar. “Diriliş” adı altında “Unutulmuş”, “Gizemli Acılar II” ve “Huzur” serisinden sergilenen seçkin kadın portreler; duyguların, düşüncelerin, bilinç ve bilinçaltındaki yansımaları olan, gerçekçilik ve idealizmine karşı, anti- natüralist ve anti-estetik öznelliğine sahip bir sanat anlayışının bakış açısını içermektedir.  Bu sergi, insani duygulardan beslenerek, çok sert kahverengi tonları, küflü ve paslı metal renkleri, sıra dışı taş, metal ve toprak dokularıyla zenginleştirilmiş kadın portreler yaratma çabasını özgün bir teknikle ortaya koyuyor. Biçim dilinin öncelikli olarak öne çıkmasını sağlamak amacıyla, çalışmalarda renge çok fazla ağırlık vermeden, kullanılan renk tonları monokrom ağırlıklıdır. Vurgular ve yaratılan duygusal gerilimler, özgün kompozisyon kurgularla, dışavurumcu eserlerle sonuç bulmuştur. Böylelikle bu çalışmalar bir kadının içinde barındırdığı bütün gizemli duygularının dış dünyayla paylaşımının gerçek bir yansıma olmasının çabasındadır. Bu sergide hayattan ağır bir tokat alan, yüzü moraran masum ve bir o kadar da dik duran ve hayata kafa tutan kadın portreleriyle karşı karşıyayız. Belki bu yaralar bir sesiz çığlığın morarmış feryadı, gerçek olmayan gülümsemenin düşen maskesi ve özellikle kadınların yeniden diriliş hikâyesidir. Ama neticeten insanoğlu içinde barındırdığı ve çözülmeyen sayısız sırlarıyla daima gizemli ve bir o kadar da yücel bir varlık olarak kalacaktır. Paul Klee’ e göre:

"Bütün evrimi geliştirecek asli kuvvetin bulunduğu gizli yere doğru,   mümkün olduğunca sızabilmek, bir sanatçının misyonudur... Yaratılışın asıl nedeni; doğanın kaynağına ait her şeyin tek bir gizli anahtarı, ‘sır’ olarak kalmıştır" (Klee, 1924, s.12).