
Prof. Dr. Levent ŞENTÜRK
Fakültemiz bünyesinde açılan, dekanlık seçmeli derslerinden “Disiplinlerarası Deneysel Atölye 1: Kısıt Altında Yaratım ve Kent Atölyesi” ile Endüstriyel Tasarım bölümümüzde açılan “Temel Tasarım-I”, “Endüstriyel Tasarımda Hipernesneler” ve “Hayalgücü ve Eleştiri: Bilim, Felsefe, Edebiyat” derslerini vererek fakültemize değerli katkılar sunan Prof. Dr. Levent ŞENTÜRK’ün 2 yeni kitabı yayınlanmıştır.
Kendisini tebrik ederiz.

Sekizinci Kıta
Enis Batur Üzerine Yazılar 1996-2025
Yazar: Levent Şentürk.
2025. Ayrıkotu Yayınları, İstanbul.
ISBN: 978-625-5963-33-8.
365 sayfa. 15 x 21 cm.
Levent Şentürk (1974) Sekizinci Kıta’da Enis Batur’u konu alan yazılarını bir araya getiriyor. Yazdığı iki yüz ellinin üzerinde kitapla, yanı sıra yarım yüzyılı bulan yayıncılık yaşamı ve dergiciliğiyle efsaneleşmiş şair ve yazar Enis Batur’un (1952) yapıtları üzerine metinlerden oluşan Sekizinci Kıta’daki metinler mimarlık, tipografi, mektup, dergi, topoloji, kent, şiir, elyazısı, miras ve özgeçmiş gibi temalarla örülüyor ve Batur’un uçsuz bucaksız eserinden nektar topluyor. Kitap, Şentürk’ün otuz yıla yayılan ve Enis Batur’un üretimlerinden yola çıkan konferans, dergi ve kitap yazılarını, atölye üretimlerini derliyor. Enis Batur, çağdaş Türk yazınında yapıtının cesameti (dev bir külliyat) kadar eserinin (her yönden) cesaretiyle de öne çıkmış bir köşe taşı. Hakkındaki yayınlar, kitaplar, atölyeler, bu üretime kıyasla dar kalıyor denebilir. Şentürk, Batur’un devasa yazısını Sekizinci Kıta diye adlandırıyor ve bunu metinlerinde enine boyuna işliyor. Sekizinci Kıta kapsamı ve duruşuyla, güncel ve yenilikçi bir yaklaşım ortaya koyuyor. Kendini “o kıtada yaşayan biri” gibi gördüğünü belirten yazar, Batur’un düzyazısı kadar şiirine de deneysel bir mercekten baktığı metinleriyle, başından beri kendine özgü bir yol tutturduğunu okurlara gösteriyor. Sekizinci Kıta, usta editör Selahattin Özpalabıyıklar’ın ifadesiyle, “Enis Batur adıyla bildiğimiz labirentin duvarlarına tutulmuş ışıkların yansıması. Ya da bu çokyüzlünün bütün façetalarından yansıyan ışıkların yazıyla kayda geçirilmesi.” Kitabı Ayrıkotu Yayınları Ekim ayında (2025) okurların ve Enis Batur severlerin ilgisine sundu. Kitap, oylumu, derinliği, dili, görsel zenginliği ve tasarımının özgüllüğüyle, Batur’un eşsiz yazı evreninin hakkını veriyor.

Basın Bülteni
Tül Toprak Yığınak
Yeni İnsan, 2025.
352 syf, 15 x 21 cm., renkli, 1. hamur.
ARKA KAPAK YAZISI
“Mevlânâ’nın pergel metaforunu Levent Şentürk’ün yapıtına uyarlayacak olursak: Sivri ucu Eskişehir’e saplı, ama yarattığı çember kendisine sınır tanımıyor; evrensel bir fütursuzlukla yoğurduğu Tül Toprak Yığınak bir başyapıt bence - son dönemin en güçlü ve etkileyici çıkışları arasında ön sırada.”
Enis Batur
Mekânlara ayrılmış kişisel ansiklopedisinin, Mekânsiklopedi’nin bu dördüncü cildinde, Tül Toprak Yığınak’ta Levent Şentürk, yine az fark edilen bir Babil’in peşine düşüyor. Bacalardan iskelelere, el yazmalarından evlere, engin bir görsel geziye çıkıyor. Mimarlık ve kuram kadar, edebiyata ve sanata da uzanıyor. Zengin bir atölye birikiminin yenilikçi ve deneysel nektarlarını okurla paylaşıyor; kentlere, yapay zekâya, matematiğe, güncel mimarlığa, atölye kitaplarına, sergilere ve yepyeni kavramlara, bilinmedik topraklara uzanıyor. Şentürk, özgül kitap tasarımıyla bu ciltte de her şeyi bütünlemeye devam ediyor ve bir kitabın sayfalarının, tasarım işçiliğinin, anlattıklarına katıldığına beslediği inancı perçinliyor.
Tül, Toprak, Yığınak yazarın fotoğraflarıyla, çizimleriyle, elyazması defter sayfalarıyla ve bazılarını ilk kez duyacağınız yeni kavramlarla örülmüş yazılarını bir araya getiriyor.
***
Tül Toprak Yığınak, xxi.com.tr, manifold.press gibi sanal mecralar ağırlıklı olmak üzere, Betonart, Arredamento Mimarlık, Spektrum Tasarım Rehberleri, TMMOB Dosya gibi basılı dergilerde ve uluslararası sempozyum kitaplarında yayınlanmış metinleri zengin görseller eşliğinde bir araya getiriyor.
Tül Toprak Yığınak, yazarın başlattığı Mekânsiklopedi serisinin dördüncü kitabı. Yazarın ilk üç kitap boyunca mimarlık, felsefe, kent, sanat, mimarlık eğitimi, matematik, deneysel edebiyat, tasarım gibi alanların ortasına gerdiği örümcek ağını dokumaya devam ettiği görülüyor. Yengeç Baladı’yla başlayan seri 2016’da Kült yayınlarından büyük boy ve 550 sayfa olarak yayınlanmıştır. İkinci kitap Errata, Simurt Art tarafından 2022’de yayınlanmıştır. Üçüncü kitap Okunaksız, 2023’te Ayrıkotu’ndan çıkmıştır. Okunaksız’da, kitap boyu tek bir yapıt, Codex Seraphinianus adıyla bilinen o efsanevi, kültleşmiş “uzaylı” ansiklopedisi incelenir. Mekânsiklopedi’nin bir özgünlüğü: Yazar, fotografiden mizanpaja, kapak tasarımına kadar grafik hazırlık aşamalarını gerçekleştirerek kitapları fiziksel bakımdan da kişiselleştirme fırsatını bulmuştur. Tül Toprak Yığınak, Şentürk’ün 2003 tarihli Doxa Yazıları (YKY) kitabında ortaya attığı yönelimlere, yirmi yılı aşkın bir süredir sadık kaldığını da gösteriyor.
Babil başlıklı bölüm, kentlerdeki sancılı oluşum süreçlerinin tekinsiz, karanlık, göz ardı edilmiş nesnelerine yakından bakarak, Venedik’ten İstanbul’a, Berlin’den Eskişehir’e, Kapadokya’dan Muğla’ya uzanan bir görsel seyahatle başlıyor. Enis Batur’un “sivri ucu Eskişehir’e saplı pergel” diye tanımladığı ele alış denk düşen yazı, iskelelerle, tüllerle, örtülerle sarılmış; toprakla örtülmüş suskun binaların, araçların, nesnelerin sessiz dünyasına erişmeye çalışan fotoğraflarla gerçekleştirilen ziyaretlerle dolu. Babil’deki ikinci durak, Bacalar, yazarın yirmi yılı aşkın süredir birer hısım gibi tanıdığı, bulup konuştuğu ayrıksı nesnelerin yarı-fantastik hikâyelerini anlattığı, ilkinden de kapsamlı, pusulayı fırıldak gibi döndüren bir başka seyahat vaat ediyor: İstanbul’dan Dubrovnik’e, Haymana’dan Sakız’a, Harran’dan Muğla’ya uzanan kaçkın bir anonim şahsiyetler deposu. Babil’in son uğrağı, yazarın 2014’de tutmaya başladığı ve her birine ayrı bir ad verdiği yirmi beş ciltlik el yapımı defterin renkli dünyasında bir iç-gezinti, bu kez: Toksiklopedya’dan Cansiklopedi’ye binbir oyuncul ad alabilen bu şahsi ansiklopedi, çalışkan bir öğrencinin okuma notlarını, çizimlerini, yazı taslaklarını, kitap fikirlerini sayıp döktüğü, renkli, baş döndüren bir zihinsel karnaval havasında. Metin her cildi tek tek tanıtıyor ve defterlerden renkli ilüstrasyonlar, kaçıksı grafikler, kılı kırk yaran desenler eşliğinde, okkültik bir kişisel evrene kapı aralıyor.
Cogitorium, yazarın Adolf Loos, Theodor Adorno, Lucretius, Italo Calvino, Peter Schwenger, Enis Batur gibi sanatçı, yazar ve düşünürleri mimarlık, felsefe, mekân, yazı, sanat üzerinden kişisel denklemlere yerleştirdiği; düşüncenin neşeli ve deneyci alanına adanmış bir bölüm. Burada bilindik olanla yeni olan, alışılmadık olanla kanıksanmış olan çarpışıyor ve yeni kıvılcımlar çıkarıyor. Süsleme, sarmallar, yazı, anlam, ev gibi şemsiye kavramlar altında, deneyci ve eleştirel düşünceye kapılar aralanıyor.
Praxis, yazarın 2002’den beri sürdürdüğü mimarlık eğitimi faaliyetlerinin son yoklama kayıtları. Bu sarnıcın diplerine uzanan ve oradan yalımlanan, çarkıfelekli, bir raf dolusu kitap üretimiyle dönen bir yazarın, sayıp dökmekte zorlandığı bir çeşitlilik ve zenginlik belgeleniyor. Bir başka köşede, Kentsel Kristalografi gibi bir kavramın etrafında parlayıp sönen, elmasların çokyüzlü yapısından beslenen, matematiğin uçsuz olanaklarında biçimini bulan, on binlerce çizimle dolup taşan kitaplarla ortaya konmuş, patlamaya hazır yeni bir mimarlık evreni kurulup yayılıyor. Biraz ileride, Potansiyel Mimarlık İşliği’nin Güncel Türkiye Mimarlığı’na yönelik delifişek bir projesi, bütün cesametiyle kendini gösteriyor. Başka bir yazıda Bilge Karasu’nun deneysel bir ses ve metin yapıtı, mimari karşılığını arıyor. Suyun mimari kullanımı üzerine ontolojik derinlikleri yoklayan bir yazıya güçlü, rengârenk diyagramlar eşlik ediyor. Praxis, Dünyanın Kronoplanı’nın tanıtıldığı yazıda, bin üçyüz sayfalık dev bir kataloğun çehresi çiziliyor. Böylece Tül Toprak Yığınak, basitçe bir kitap değil, içinden yıldız tozlarının fırladığı bir karadelik olduğunu, kitaplarla dolup taşan bir büyüler kitabı olduğunu ilan etmiş oluyor. Praxis, birbiri ardına ilan edilen, okuru zihinsel maceralara sürükleyen yeniliklerle dolup taşıyor. Yeni kavramlar zaman zaman okuru zorlasa da, buna değiyor.
Graphopolis, serinin diğer kitaplarındaki başlıklara sadakatini sürdürerek, kentleri yazıyla gezmeye devam ediyor. Terk edilmiş eski bir at çiftliğinin sıva döküntüleri, bir gök haritası açarken, “Eskişehir Göğünde Atmacalar” büyük yaylar çizerek kentin tasarım kültürünün su yüzüne vurmamış yerlerini kat etmeyi deniyor. “Uluslararasılaşma” kavramı, bir başka yazıda eleştiri oklarına hedef oluyor. Artikülasyon temasının masaya yatırıldığı bölümde Zeid, Simmel, Canetti, Tschumi ve Lynch çokluk burcuna yerleştiriliyorken, karşı kutupta Carroll, Zizek ve Huyssen hiçlik burcunda selamlanıyor: Zaten yazar kendi de buradan sesleniyor.
Pandemi bölümünde, yazarın Covid döneminin ibretlik biyopolitika uygulamalarıyla at başı giden sermaye atılımlarını ve kurum fırsatçılıklarını yerden yere vuran iki yazısı bulunuyor.
Kitabın son bölümü Orta Dünya, Mekânsiklopedi serisinin ilk kitabı Yengeç Baladı’nın (2016, Kült) kapanışındakine benzer koyu ve kasvetli tonu koruyor: Mediokratlara çatıyor, Musil’e uzanıyor, Babil tımarhanesinden ses veriyor, felakete sürükleyen evrensel ahmaklıklara yakıcı bir mesafeden bakıyor.
Tül Toprak Yığınak, Enis Batur’un arka kapakta vurguladığı gibi, “evrensel bir fütursuzlukla yoğrulmuş bir başyapıt” sayılmaya aday görünüyor.